‘Telekomünikasyon’ sözcüğünün, internetin icadından çok daha önce 70’lerin başında bir NASA çalışanı tarafından üretildiğini biliyor muydun? O da bir uzaktan çalışandı! Uzaktan çalışma fikri, 80’lerin başında daha çok duyulmaya başlandı ve 90’larda ise popüler hale geldi. 1996’da ABD hükümeti uzaktan çalışmayı teşvik etmek için Ulusal Uzaktan Çalışma Girişimi’ni başlattı ve federal kurumlarda uzaktan çalışma kullanımını onayladı.
Günümüzde ise modern teknoloji sayesinde uzaktan çalışma çok daha pratik bir çözüm haline geldi. Bu çalışma tarzı artık hem işletmelere hem de çalışanlara her zamankinden daha fazla esneklik sunuyor, üstelik kaynak tasarrufu da sağlıyor. Çalışanların uzaktan çalışırken daha üretken olduklarını gösteren bir dolu araştırma da cabası…
Peki şirketler ve yöneticiler uzaktan çalışma modelleri arasından nasıl seçim yapmalı? Daha az zamanda daha kaliteli iş üretmek için için şirket kültürüne en uygun olan uzaktan çalışma modelini nasıl bulabilirsin? İşte en ilham verici üç uzaktan çalışma modeli:
1. Model: Merkezi ofis + Ara sıra evden çalışma
Bu modelde, çalışanlar ara sıra evden çalışma seçeneklerini de değerlendirebilecek şekilde ofisten çalışırlar. Bu model, özellikle küçük çocuğu olan ebeveynler ve iş yerinden uzakta yaşayanlar başta olmak üzere hemen hemen herkes için caziptir. Uzaktan çalışma gün ve saatleri şirketten şirkete değişir ancak çoğunda en az bir tam gün evden çalışmaya ayrılır. 2013’te Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, hafta da bir süreliğine de olsa evden çalışma seçeneği olan çalışanların verimliliği yüzde 13 oranında artıyor. Bu modeli kullanan bir şirket, işe alım yaparken de daha çok adayın ilgisini çeker. İş arayanların çoğunun iş yerinde daha fazla esneklik istediğini düşünürsek bugünün ve geleceğin iş gücü olan milenyaller, evden çalışma imkanı sunan bir şirkette çalışmak için daha çok hevesleneceklerdir. Zaten bu modelin en büyük artısı da çalışanlara iş ve yaşam dengesi kurma fırsatı sunması. Dünyada bu modeli kullanan şirketler arasında AirBnb, Oracle, Deloitte ve Glassdoor da bulunuyor. Sen de çalışanlarına ayda bir ya da iki kez evden çalışma izni verip ilerleyen zamanlarda bu vakti ihtiyaca göre ölçeklendirebilirsin.
2. Model: Merkezi ofis + her yerden çalışma
Bu model, esnekliğini ilk modelden alır ancak ondan çok daha devrimsel bir adım atıp çalışanlarına çalışacakları yeri tamamen kendilerinin seçtiği özgür bir dünya sunar. Çalışan ister bir sanal ofis kiralar, ister kanepesinden çalışır, ister favori kafesindeki masasına kurulur. Bu modelde sağlam bir internet bağlantısı, gerekli ekipmanlar ve karşılıklı güvene dayalı bir iş birliği yeterlidir. Uzaktan çalışanlarına daha üretken olabilecekleri bir yer bulmalarını sağlayan şirketler de vardır. Örneğin WordPress, Tumblr ve Simplenote’un üreticisi olan internet endüstrisi şirketi Automattic, San Francisco’da merkezi bir ofise sahip ancak işe alım yaparken çalışanların konumuyla ve çalışacakları yerle ilgilenmiyor. Çalışanına gerekli teknoloji ekipmanı ve ev ofisine yapacağı harcama için cömert bir teklif sunan şirket, gerektiğinde çalışanı bir uçağa atlayıp dünyanın herhangi bir yerindeki toplantıya katılabilsin diye seyahat bütçesi bile ayırıyor. Her yerden çalışma modelini benimseyen şirketler, kendilerine aynı zamanda çok daha büyük bir yetenek havuzunun da kapısını açıyor. Video konferans devi Skype’ın arka uç (back-end) geliştirme çalışmaları için Estonya’dan dört mühendisle çalışması bize bu konuda ne kadar ciddi olduklarını gösterebilir. Bu modele geçiş yapmadan önce ekibinle görüşüp tam katılım ve uyum sağlayabileceklerinden emin olmanı öneririz. Uzaktan çalışmayı teşvik etmek operasyonel maliyetlerini de önemli ölçüde azaltabilir.
3. Model: Merkezi ofis olmadan uzaktan çalışma
Bir şirketin ulaşabileceği en gelişmiş uzaktan çalışma politikasını içeren bu modelde, ekip üyeleri tüm dünyada, farklı ülke ve zaman dilimlerinde olabilir. Bu modeli kullanan şirketler, genellikle, hiçbir zaman fiziksel ofisi olmamış şirketlerdir. Dolayısıyla eğer girişiminin henüz ilk adımlarını atıyorsan sen de bu modeli değerlendirebilirsin. Dünyada bu modeli kullanan çok fazla şirket olmasa da teknolojinin gelişmesiyle birlikte sayılarının artacağından eminiz. Bu modeli kullanan lider ve yöneticiler, çoğunlukla yerlerini çeşitli nedenlerle değiştiren dijital göçebe diye adlandırılan kişilerdir. Dolayısıyla bu yöneticilerin teklifi, sürekli aynı şehirde olmayı taahhüt edemeyen çalışanlar için son derece cazip olacaktır. Bu modelin avantajlarından biri de çalışanların maaşlarını dünyanın neresinde olduklarına göre ayarlayabilmektir. Açıldığı günden beri tamamen ofissiz, uzaktan çalışma modeliyle işleyen şirketlere Tampon ve Zapier’i örnek olarak verebiliriz.
Gelir ve giderlerini kolayca takip edip enerjini işine büyütmeye ayırmak istiyorsan Bizmu’yu 14 gün ücretsiz olarak deneyebilirsin.